Bir mirasın izinde: Kahvenin kadınlarla yeniden yazılan hikayesi
Türk kahvesi, Türk kültürünün vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş, sosyal ilişkilerin pekişmesini desteklerken misafirperverliğin ise simgesi olmuştur. Bugün Türk kahvesi sadece bir içecek olmanın ötesinde Türk hayat tarzının da bir sembolüdür.
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Kayseri’de ise kahve deyince akla ilk gelen marka Billur Kuru Kahvecisi’dir. Ahmet Billur’un 1962 yılında kurduğu Billur Kahve, bugün hala kahveseverlerin damağını şenlendiriyor. Kahve çekirdeğinin kıymetini bilen ‘Necmettin’ kahvesinin reçetesini yazan Billur Kuru Kahvecisi işletmecilerinden Ebru Billur Sertoğlu, hedefleri ile değil hayalleri ile yol yürüyerek bugün Billur Kahve’nin birçok şubeleri ile göze, damağa ve ruha hitap ediyor.
-1975 yılında Kayseri’de doğdum, kahvenin içine doğdum. 3. Kuşak olarak Billur Kahve’de varım. Bütün eğitim hayatım Kayseri’de geçti. Kendimi bildim bileli ticareti çok seviyorum. Ticaretle uğraşmak benim en büyük hayalimdi… okula bile kahveyi götürerek arkadaşlarıma ikram ederdim. Şu an da yaptığım işten dolayı çok mutluyum, memnunum. Her gün dedeme, babama, hepsine rahmet okuyorum, tekrar teşekkür ediyorum onlara. İyi ki bize böyle bir meslek bıraktılar.
Gelenekselliğin modern bir yapı ile farklı bir atmosfere büründüğü Billur Kahve, franchise modeliyle artık birçok noktada bulabiliyoruz. Bu model sayesinde Billur Kahve hem kültürel mirası koruyor hem de kitlelere hitap ediyor.
-Aslında bizim geçmişimizde ticarete dayanan bir durum var. Dedem 1962 yılında kahve işine girmeye karar vermiş sonra akabinde sene 2012 oldu ve bizler yetiştik tabi artık. Biz de kız kardeşimle birlikte kafe sektörüne el attık. Onunda kendine göre bir hikayesi var aslında. Kafe olması için açmamıştık biz ama kervan yolda dizildi. Bir kafe zinciri oluşturmuş olduk. Gerçi bizim dükkanlarımızın hiçbirinde ‘cafe’ yazmaz. Biz Billur Kuru Kahvecisi’yiz. Markamız budur, her zaman böyle kalacak. Küçük kahve evi ile başlayıp sonrasında şimdi şubelerin olduğu artık yeni yeni franchiseların yoğun olduğu bir döneme girdik. İnşallah daha da büyürüz daha da bizden sonraki nesillerde inşallah devam ettirebilirler.
“Tek bir kahve çekirdeğinin ne anlamı olabilir ki?”
Tek bir çekirdek büyük bir hayalin başlangıcını simgeler. Bazen küçük tatlar hayatımızda sonsuz izler bırakır.
“Her şey bir çekirdekle başlar.”
-Babam çok çalışkan biriydi. Ben kendimi bildim bileli babam hep çalışırdı. Kaldı ki aslında sadece babam dememem lazım, annemi de işin içine katmalıyım çünkü çocukluğumda annemle babamın pazar günleri üretime gidip kahve üretip geldikten sonra annemin saçının içinde kahve yapraklarını temizlerdim. Onu bile hatırlıyorum çocuklukta… Aslında çok büyük bir özveriydi. Babam çok çalışkandı, babama çoğu zaman sitem etmişimdir… Çocukluğumda Ramazan ayı içinde babamı hiç görmezdim. Hiç görmeden büyüdüm… Okulda gösterimiz, mezuniyet törenimiz olduğunda babam hiçbir zaman katılamadı. Babam çünkü sadece çalışırdı. Şimdi dönüp baktığımda diyorum ki iyi ki böyle yapmış. Öğütleri çok kıymetli tabi ki her gün her an kulağımda çınlıyor… Ben kendimden sonrakilere de bunları aktarmaya çalışıyorum aslında. Yani tek bir kahve çekirdeğinin ne kadar kıymetli olduğunu bile bize o kadar vurgulardı ki. Sonuçta biz üretimde konteyner bazında kahveler alıyoruz. Bazen çocukken düşündüğümde derdim ki; ‘Tek bir kahve çekirdeğinin ne anlamı olabilir ki?’ onu alırdı babam avcunda severdi, babamın öğütleri her zaman kulağımda. Babamı kaybedeli yaklaşık 2 buçuk yıl oldu. Bazen mezarının başına gittiğimde ‘Keşke 5 dakika kalksan şunu bir sorsam’ diyebildiğim zamanlar var. Allah rahmet eylesin…
Kahve sektörü; hızlı tempo, müşteri ilişkileri ve kalite standardı gibi yönleriyle özel motivasyon stratejileri gerektirir. Billur Kahve’nin sektörde ilerlemesine neden olan motivasyon kaynağı ise tek bir kelime ile özetlenebiliyor…
Lezzeti!
-Aslında en büyük motivasyon kaynağımız lezzetimiz. Bu konuda mütevazı olmayışımız… yani lezzetin çok fazla arkasındayım… bu da beni çok motive ediyor. Zaten kişilik olarak pozitif biriyimdir, benimle birlikte çalışan bütün arkadaşlarıma, kız kardeşime bunu böyle geçirmeye çalışıyorum. Her günün yeni bir gün olduğu her günün yeni hayaller olduğunu düşünürüm. Hiçbir zaman olaylara ‘hedef’ olarak bakmadım, hep hayallerim olarak baktım. Açtığım bütün dükkanlarda da bunu böyle saydım zaten. Hedef koymuyorum, hayal kuruyorum. Çok hayalperestim, pozitif hayaller kurmaya çalışıyorum. Enerjimi o yönde göndermeye çalışıyorum. Bunu benimle birlikte çalışan bütün arkadaşlarıma vermeye çalışıyorum. Ama dediğim gibi lezzetimiz bizim en büyük motivasyonumuz…
Kahve telvesinden girişimcilik hikayesine…
Kahvenin içine doğan Ebru Billur Sertoğlu’un hayalleri hep kahve ve ticaret üzerine olmuş. Billur Kahve’yi kafe sektörüne taşırken rahmetli Mehmet Billur biraz karşı çıkmış ama bugün o taze çekilmiş kahvenin kokusunu içimize çekerken aynı zamanda lezzetini oracıkta deneyimleme fırsatını buluyoruz.
Kahveseverler için en güzeli bu değil mi?
-Aslında anılar çok fazla. Kafe konseptine geçişimizde yine söylüyorum kervan yolda dizildi. Bizim amacımız Alpaslan mahallesinde çarşıya giriş çıkış zorlaştı, bu nedenle mahallede küçük bir dükkân açıp yine kahve satışı yapabilmekti. Sonra bizim arkadaşlar, akrabalar falan ‘Bu kahveyi siz çekiyorsunuz ve çok güzel kokuyor. Hani bir fincan şurada içiversek’ dediler. Tabi dedik. Dükkânın önüne birkaç sehpa ve tabure aldık. Bu şekilde başladık. Sonra konsept haline dönüşte sehpa ve tabure… Ama bunları yaparken aslında belli bir zorluk derecesi vardı. Nur içinde yatsın, aslında kafe konseptini babam çokta istemedi. Onun penceresinden bakmaya çalışıyorum ‘hali hazırda bir işimiz var. Niye kendinizi yoruyorsunuz?’ diye düşündü. Ama biz kız kardeşimle birlikte o dükkânı açarken büyük bir sorumlulukla açmış olduk ve çok şükür üstesinden geldiğimizi düşünüyorum.
Başarısızlık, öğrenmenin bir parçasıdır. Yeni bir atılım yaparken siz kendinize inanmazsanız, kimse size inanmaz. Ebru Billur Sertoğlu ve kız kardeşi kendilerine inanmış o gün küçük bir adım atmış bugün o adım bir dükkân olmuş…
-Başarılı olamamaktan çok korktuk, çok büyük bir sorumluluktu. Hiç unutmuyorum ilk açtığımızda 6 ay boyunca her gece yattığımda ağladım… ‘Ya başarısız olursak’ diye düşündüm. Aslında ilk açtığımız dükkânı kız kardeşimle kendi çabalarımızla açmıştık. Hatta sunum alabilmek için elimizde nakit yoktu. Kız kardeşimle bir okulda stant açıp, para kazanıp ilk sunumlarımızı almıştık.
“Necmettin kahvesinin reçetesi bana ait”
Ebru Billur Sertoğlu’nun reçetesi ile gelenekselin kalbinden gelen, yeni bir dokunuşla hayatımıza giren Necmettin kahvenin bir hikayesi var…
“Necmettin kahvesi içenin değil, düşünenin fincanında demlenir”
-Biz aslında tabi ki Türk kahvesi ile varız. Bizi insanlar 1962 yılından beri Türk kahvesi ile tanıyorlar. Sonra zamanla bir ‘Necmettin’ diye bir kahvemiz çıktı ki reçetesi bana ait. Sonrasında tabi Osmanlı, damla sakızlı gibi kahvelerimiz oldu. Necmettin’in hikayesi biraz ilginçtir sadece. Dükkânı ilk açtığımızda bizi çok seven Necmettin isminde bir misafirimiz vardı. Ama Türk kahvesi içmeyi sevmiyordu. Bende evde yaptığım bir reçeteydi, evde fincanda karıştırarak pişirdiğim bir kahveydi. Bir gün O’na dedim ki; ‘Necmettin benim bir kahvem var, sana ondan yapayım mı?’ O’da ‘Lütfen abla’ dedi. Kahvesini pişirdim, ikram ettim çok beğendi. Çok sık gelmeye başladı o kahveden içmek için ki ismi o zamanlar Necmettin değil… benim yaptığım bir kahve. Sonra Necmettin’in çevresi çok genişti, gelen arkadaşlar ‘Necmettin’in bir kahvesi varmış.’, Necmettin’in kahvesi… derken ismi öyle kaldı. İsim hakkı, patenti, paketlenmesi, markete girişi derken şimdi çok seven bir kitle var. Ara ara bende içiyorum. Gerçi Türk kahvesinin haricinde bizim bir de kendi Billur’a has koyu bir kahvemiz vardır. Onun da müdavimleri ayrıdır. Koyu kahvemiz var, çekirdeğini daha çok kavurduğumuz. O biraz daha tiryakilerin içtiği kahve diyebilirim…
Billur Kahve’yi franchise modeliyle artık birçok noktada bulabildiğimizi söylemiştik. Bu adreslerden birisi de artık Ürgüp olacak… Ayrıca üretimde kapasiteyi artırmak adına Mimarsinan OSB’de yeni bir fabrika için adım atan Billur Ailesi, yenilikleri yakalamak için de dünya kahvelerini kendi çekirdekleri ile üretiyor…
-Hedef demiyorum, yani hayalim gerçek olmak üzere inşallah kapasiteyi artırmak, yeni bir fabrika kurmak. Şimdi bunun üzerine yoğunlaştık biraz o konuya uğraşıyoruz. İnşallah Mimarsinan OSB içinde yeni bir fabrika oluşumumuz var. En kısa zamanda onu hayata geçirmek istiyorum. Üretim noktasında kapasiteyi biraz daha artırmak istiyorum. Çünkü artık yetişemediğimizi düşünüyorum. Biraz daha çok üretelim biraz daha çok kişiye ulaşalım inşallah. Ürgüp’te yeni bir franchise görüşmelerimiz oldu, sözleşmelerimiz yapıldı. Ürgüp’te de yeni bir dostluk oluştu. Dediğim gibi franchise çok revaçta. Çünkü Türkiye’de kahve geçmişe göre çok başka bir yere geldi. Çok güzel yerlerde. Kaldı ki biz de Billur Kahve olarak bu yeniliğinde peşinde oluyoruz. Üretimi artırmak adına fabrika kurmaya çalışmanın dışında yenilikleri yakalamak adına dünya kahvelerini şu anda kendi çekirdeğimizle üretiyoruz. Tuna şubemizde kendi çekirdeğimizle yaptığımız dünya kahvelerimizde var. Çünkü gençler biraz daha dünya kahvelerini çok seviyorlar. Gerçi ilk açtığımız günden beri gençler Türk kahvesi noktasında da bizi hiç bırakmadılar. Kafe konseptine ilk döndüğümüzde orta yaşların geleceğini biliyordum zaten, bunda hiç tereddüdüm olmadı. Kafede genç nüfusu gördüğümde bu beni inanılmaz mutlu ediyordu. Genç nüfus Türk kahvesi içiyordu, bu benim için çok kıymetliydi. Hala çok kıymetliler, kaldı ki motivasyon noktasına tekrar döneceğim ben gençlerden enerji alan bir kadınım.
“Billur Kahve’de kadın popülasyonu biraz daha fazla”
Billur Kahve’nin şubelerine baktığımızda kadınların ağırlıklı olarak çalıştığını ve kadınların ekonomik hayata aktif katılım sağlaması için güçlü bir yapı olduğunu gözlemledik. Ebru Billur Sertoğlu da kadınlara fırsat eşitliği sunan kadınların iş dünyasında daha görünür, güçlü ve etkili olması için yıllardır özveriyle çalışan TOBB Kayseri Kadın Girişimciler Kurulu’nda bir kurulda aktif rol alıyor. TOBB Kayseri Kadın Girişimciler Kurulu ise sadece bir kurul olmanın ötesinde; ilham veren bir hareketin de öncüsü…
-Kadın ağırlıklıyız özellikle kafe kısmında kadın ağırlıklı çalışıyoruz. Yıllardır hep şu cümleyi kurdum; ‘Billur Kahve zaten vardı, kafe sektörüne geçişimizle birlikte Billur Kahve’ye kadın eli değdi’ dedim. Kadın bakış açısının biraz daha estetik olduğunu düşünüyorum. Kafe noktasında da bunun önemi çok büyük. Gerek sunumlarla gerek hijyenle… sanırım o yüzden kadın ağırlıklı ve yıllardır bu sorunu yaşıyoruz kendimizi ispatlamaya ihtiyacımız var. Hep ne kadar çok kadının elinden tutarsam ne kadar çok benimle birlikte yola çıkarsa sanki o kadar beni mutlu ediyor bu. Sanırım bu yüzden Billur Kahve’de kadın popülasyonu biraz daha fazla çalışanlarımız arasında. TOBB Kayseri Kadın Girişimciler Kurulu olarak da iş hayatında kadın popülasyonunu destekliyoruz. Kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha güçlü yer edinmeleri, girişimcilik ekosisteminde aktif rol almaları ve iş dünyasında sürdürülebilir başarılar elde etmeleri için var gücümüzle çalışıyoruz. Kadınların potansiyeline inanıyor, onları üretime, yönetime ve liderliğe teşvik ediyoruz. Eğitim, mentorluk, iş birlikleri ve ilham verici projelerle Kayseri’de kadın girişimciliğini güçlendirmeye devam ediyoruz.
Birlikte bir kahve içelim, bu sohbetin devamını getirelim…
Bakmadan Geçme