Köklerini koruyarak büyümek: Kemal Tekden'in hikayesi

Kayseri'nin sıcak sokaklarında büyüyen Kemal Tekden, köklerinden aldığı güçle hayatını insanlara hizmet etmeye adadı. İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olarak kulak burun boğaz uzmanı oldu, hastanecilikten eğitime, film yapımcılığından gençlerin yetiştirilmesine kadar pek çok alanda iz bıraktı. 'İnsan'ın Sırrı' ile insanın iç dünyasını, 'Yerüstü Hazinelerimiz' ile üstün zekâlı çocukların hikâyelerini, 'Sahne Senin' ile gençlerin hayata hazırlanmasını anlatıyor. Tekden'in hayatı, bir hizmet yolculuğu olurken yazdığı kitaplar ve verdiği konferanslarla gençlere ilham vermeye devam ediyor.

Kemal Tekden, annesinin ve babasının aşıladığı “İnsanlığa ve milletimize faydalı olun; Allah yolunda hizmet edin” anlayışıyla yetişmiş, hekimliğin ötesinde topluma hizmeti hayatının merkezine koymuş bir isim…

-Annem ve babam bize “İnsanlığa ve milletimize faydalı olun; Allah yolunda hizmet edin” anlayışını aşıladı. Rahmetli Seyit Ahmet Arvasi hocam, sadece iyi hekim olmanın yetmediğini, ideallerimiz doğrultusunda topluma hizmet etmemiz gerektiğini öğretti. Bu anlayış hayat çizgimizi belirledi; idealimiz olduğunda yorulmaz, “dinamo” dediğim motivasyonla gençlere hizmet etmeye çalışıyoruz. En büyük arzum insanların duasını almak. Hastanecilikte sloganımız “Bütün hastaların duasına talibiz”di. Dua, Allah’ın yardımını beraberinde getiriyor; annemin “Günün gününden âla gelsin” duası en kıymetli hatıralarımdandır. Hekimlik dua almak için özel bir meslek. Çalışmak şart ama bir yaşlının duasını almak, bir insana yardım etmek büyük güç ve huzur veriyor. Hastaları gezip ihtiyaçlarını sorar, dualarını isterdim; o an yüzlerindeki gülümseme unutulmazdı.

“İşinizi aşkla yapın…”

Kemal Tekden’in hayatında dürüstlük ve helal kazanç hep öncelikli olmuş; babasının DSİ’deki örnekliği ve “helal lokma” hassasiyeti, onun kişiliğini şekillendirmiş. O, sadece çalışmayı değil, işine anlam katmayı, ilahi bir gaye ve aşkla hizmet etmeyi savunuyor; gençlere de hedefler ve idealler edinmelerini, her işi aşkla yapmalarını öğütlüyor.

-Babam, DSİ’de idare işlerinde görev yaptı ve personel alımlarını yürütürdü. Rüşvet getirenleri kovar, helal lokma yememize önem verirdi; huzurumuzun ve başarılarımızın en büyük sebeplerindendir. Allah mekânını cennet etsin… Bugün dünyanın en büyük sorunlarından biri anlam eksikliğidir. Batı’da buna “logoterapi” deniyor. Hayatın anlamı yoksa yaşamak boş olur. Para için okunmaz; hayatın bir amacı olmalı. İlahi bir gaye ile birleşen anlam hem dünya hem ahiret hayatını güzelleştirir. Gençler hedefler ve idealler edinmeli; böylece yorulmadan işlerini aşkla yapar, başkalarını memnun ederler. İnsan, gelmek istediği noktayı hak etmeli ve ilişkilerde mükemmele ulaşma gayreti içinde olmalı. Güler yüz temelidir; ‘Her geceyi Kadir Gecesi, her geleni Hızır gibi karşılamak’ şiarım oldu. Karşınızdaki kişi ters olsa bile onu Allah’ın sizi denemek için gönderdiğini düşünerek hizmet edin. İşinizi aşkla yapın; kalp, aşkın ve imanın merkezidir; beyinle birlikte çalıştığında ise gerçek başarı ortaya çıkar.

Tekden’e göre gerçek başarı, gençlerin önce kendilerini keşfetmesi, dürüst ve kaliteli çalışması ve toplumun güveni ve duasını kazanmasıyla elde ediliyor.

-Gençlerin önce kendilerini keşfetmesi gerekir: yetenekleri, ilgi alanları, mizacı, zaafları ve korkuları… Zaaflarla yüzleşmek ve onları aşmak şarttır; ben de lise yıllarında kan göremeyen, topluluk önünde konuşamayan biriydim ve bunları yendim.

Başarı için hayatınızda leke olmamalı; Allah’ın gördüğünü bilerek hareket etmek gerekir. Başarı sadece makam veya para değil; takdir edilen, Allah’ın da takdir ettiği insan olmaktır. İtibar, dürüstlük ve kaliteli çalışmayla kazanılır; toplum sizi takdir edip arkanızdan dua ediyorsa gerçek başarıya ulaştınız demektir.

Manevi tatminin peşinde giden bir hayat…

Kemal Tekden, Kayseri’de başladığı girişimcilik ve eğitim yolculuğunu kültürel projelerle taçlandırarak Diriliş Ertuğrul ve Yunus Emre gibi eserlerle gençlere ilham veriyor. Bu projeler, Türk milletinin değerlerini dünyaya taşırken, aldığı manevi geri dönüşler maddi karşılığın çok ötesinde bir mutluluk sağlıyor.

-Evlilik hayatımdaki en büyük dönüm noktalarından biri oldu; aile huzuru dışarıya da yansıyor. Memur çocuğu olarak girişimciliğe atıldım; Kayseri’de ilk tıp merkezini kurduk ve başarılı olunca eğitim alanına yöneldik. Türkiye’de akıllı tahtalarla donatılmış ilk okulları Kayseri’den başlattık, sonra diğer şehirlere yaydık.

Eğitim sadece okul ve aileyle sınırlı değil; sinema ve sosyal medya da etkili. Tekden Film ile Diriliş Ertuğrul, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Kızıl Elma, İbn-i Sina gibi projelerle büyük başarılar kazandık. İlkem şu: Kendi hikâyemizi biz yazmazsak, başkaları yazar. Kendi tarihini, kendi değerlerini en iyi yine o topluma ait insanlar anlatır. Gönülden yapılan bu işler, insanların kalbine dokunur.

Türk milletinin insanlığa verecek değerli mesajları, eşsiz dini ve güçlü tarihi var; kültürel projelerle bunu tanıtmak önemli. İnandığınız bir düşünceyle ortaya çıktığınızda başarı kendiliğinden gelir. Nitekim Pakistan Başbakanı İmran Han’ın daveti üzerine gittiğimizde, kendisi tüm gençlere “Diriliş’i izleyin” çağrısı yaptı. Yine Dubai’den bir Türk genç, manevi boşlukta olduğunu söyleyerek bana ulaştı. Yunus Emre dizisini izledikten sonra huzur bulduğunu, defalarca tekrar izlediğini anlattı. “Ne olur bana yol gösterin, neler okuyayım, neler seyredeyim?” dedi. İşte bu geri dönüşler büyük mutluluk veriyor; manevi tatmin, maddi karşılığın çok ötesinde.

“Kayserililik imtihanı”

Çocukluk yıllarında su, elma ve şemşamer satarak mücadele ruhunu geliştiren Kemal Tekden, bu deneyimleri “Kayserililik imtihanı” olarak nitelendiriyor. Onun için gerçek değer, çalışmayı ve sabrı öğrenmek; tıpkı İngiltere’de 15 yaşında iş yapan bir çocuğun babasıyla kazandığı ders gibi…

-Türkiye’nin önemli bir profesörü öğrencilik yıllarımda benden Kayseri’den ne isterdiniz diye sorduğumda, “Erciyes’in suyunu” istediğini söyledi; “Belki biraz Kayserililik dokunur bize” dedi. Eskiden Kayseri’de çocuklar yaz aylarında küçük işler yaparak çalışırdı; ben buna “Kayserililik imtihanı” diyorum. Ben de şemşamer, su, elma sattım; ortaokulda manifaturacının yanında çalışırken kazandığım 20 lirayla Türk tarihi kitapları aldım 4 cildini de tamamlayınca işten ayrıldım. Bunlar bana hep okuma alışkanlığı kazandırdı. Benimde böyle bir maceram var. 

Bugün bu gelenek maalesef azaldı. İngiltere’de yüksek lisans yapan bir arkadaşım, bulaşıkçılık yapan 15 yaşındaki Tommy’nin babasını Londra’nın en zenginleri arasına girdiğini görmüş; babası çocuğunu çalıştırarak mücadele ruhunu ve para kazanmanın kıymetini öğrenmesini istiyormuş. Bu olay bana “Kayserililik zihniyetine sahip bir İngiliz” örneği oldu. Ancak Kayseri’de eski adetler unutuldu; varlıklı ailelerin çocukları hemen yurt dışına gönderiliyor veya müdür yapılıyor. Eski çalışma ve mücadele geleneğinin akıllı aileler tarafından yeniden sürdürülmesi gerekir.

“Kültürü korumak, kimliği korumaktır”

Kemal Tekden, Dubai’de kültürün neredeyse kaybolduğunu görünce Kayseri’nin kendi değerlerini koruyarak gelişmesinden gurur duydu. Ona göre bir şehir, köklerini unutmadan ilerlediğinde hem şahsiyetini hem de özgün kimliğini korur.

-Dubai’ye birkaç kez gittim. Birinde Dubai Festivali’ni izledim; yüzlerce grup geçiyor ama neredeyse hiçbiri Arap kültürünü yansıtmıyordu. Sadece bir grup teflerle Arap kıyafetleri giymişti. Dubai’de maalesef kendi kültürünü, milli değerlerini ve dilini kaybetmiş bir görünüm var; her şey kapitalist bir anlayışın istasyonu gibi.

Bunu görünce Kayseri’ye şükrettim. Kayseri, gelişirken kendi kültürünü kaybetmiyor. Bu nedenle Kayseri modelini hep ön plana çıkarıyorum; bir şehir, kendi kültürünü koruyarak gelişirse, şahsiyetini ve değerini sürdürebilir.

 

 

 

Hunat TV - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme