• Haberler
  • Röportaj
  • Sofra olmazsa aile olmaz: Erdoğan Büyüksimitci'nin disiplin ve değerleri

Sofra olmazsa aile olmaz: Erdoğan Büyüksimitci'nin disiplin ve değerleri

25 yaşındaki Erdoğan Büyüksimitci, çocukluğundan beri et sektörünün içinde büyümüş. Henüz 7 yaşındayken okul çıkışı ve hafta sonları dükkâna koşar, bugünkü tecrübesini adım adım inşa etmiş. Büyüksimitci Et'in 4. kuşak yöneticisi olarak, ailesinden miras kalan bu sektörde hem gelenekleri hem de kendi vizyonunu sürdürüyor…

Büyüksimitci ailesinin et sektöründeki yolculuğu, 1938 yılında Hacı Büyüksimitci’nin Pamukçular Çarşısı’ndaki küçücük dükkânında başlamış. Dedesi Erdoğan Büyüksimitci işin bayrağını devralmış, babasıyla birlikte Hunat Mahallesi’nde tesisi büyütmüş. Bugün ise aile, Esenyurt’ta bin 200 m²’lik modern tesisinde hem geleneği hem de kaliteyi sürdürüyor.”

-Bizim mesleğimizin kökleri, dedemin babası Hacı Büyüksimitci’ye kadar uzanıyor. 1938’de Pamukçular Çarşısı’nda küçücük bir dükkânda başlamış. Sonra dedem Erdoğan Büyüksimitci devralıp işi büyütmüş. Babamla birlikte Hunat Mahallesi’nde tesise geçtik. Bugün ise Esenyurt’ta bin 200 m²’lik modern tesisimizde hizmet veriyoruz.

Erdoğan Büyüksimitci, babasından habersiz aldığı bir arsa ile modern tesisin temelini atmış. Bir buçuk yıl süren inşaatın ardından Kayseri’de örneği olmayan perakendecilik modeliyle 300’e yakın ürünü müşterileriyle buluşturuyor.

- Benim görevim daha çok reklam, pazarlama ve finans stratejileri. Bu tesisin arsasını da ilk ben görmüştüm. O zaman üzerinde eski bir gecekondu vardı, ‘satılık’ yazıyordu. Cesaret edip aradım, babamdan habersiz pazarlık yaptım ve aldım. Babam önce kızdı ama ‘hayırlaştık, artık çok geç’ dedim. Sonra arka parseli de aynı şekilde aldım. Arsalar birleşince tesisi kurmaya başladık. Bir buçuk yıl süren inşaatın ardından modern tesisimizi açtık. Şimdi Kayseri’de örneği olmayan bir perakendecilik modeliyle, 300’e yakın ürünümüzü hem toptan hem de perakende olarak sunuyoruz.

“Gelenekten geleceğe, her lokmada aynı güven”

Dördüncü kuşak olarak Erdoğan Büyüksimitci, ailesinden devraldığı mirası büyük bir sorumlulukla taşıyor. Burada sadece et değil, güven ve kalite satılıyor; gelenekten geleceğe, her lokmada aynı güven mottosuyla yoluna devam ediliyor…

- Dördüncü kuşak olmak büyük bir sorumluluk. Çünkü ortada geçmişten gelen bir miras, bir isim ve bir ticaret var. Yanlış yapmamak, aile adını kirletmemek ve her zaman dürüst kalmak gerekiyor. Ben de bu bilinçle hareket ediyorum. Büyük bir sorumluluğum var ve bunu güvenle taşımam gerekiyor. Biz burada sadece et satmıyoruz; güven ve kalite satıyoruz. Gelenekten geleceğe, her lokmada aynı güven mottosuyla yolumuza devam ediyoruz.

“Sofra olmazsa aile olmaz”

Erdoğan Büyüksimitci için akşam sofrası sadece yemek zamanı değildi; bir aile geleneğinin, bir disiplinin simgesiydi. O’nun için sofra olmadan aile de olamaz…

- Dedemle aynı evde yaşadığımız için bir kuralımız vardı: Akşam yemeğinde herkes sofrada olmak zorundaydı. İşimiz, misafirimiz olsa da o sofraya otururduk. Günün sıkıntıları orada konuşulur, orada çözülürdü. O yüzden aile bizim için her zaman çok değerli oldu. Sofra olmazsa aile olmaz. Ayrıca dedem çok çalışkan ve esnaflar tarafından sevilen bir insandı. Bize disiplin, dürüstlük ve helal kazanç öğretti; işe erken gitmeyi, personelden önce iş yerinde olmayı ve her zaman temiz çalışmayı bize kazandırdı. Büyüksimitci Et’in açılışı bizim için çok özel ve duygusal bir gündü, özellikle dedem aramızda olmadığı için. Sevdiklerimiz, dostlarımız ve tüm halkımız katıldı. Yaklaşık 100 yıllık bir geçmişe sahip firmamızın yüzüncü yılına yaklaşırken, böyle güzel bir tesiste karşınıza çıkmak bizi onurlandırdı.

Büyüksimitci ailesinde ticaret sadece iş değil, aynı zamanda bir ahlak ve değerler dersi. Babasıyla çalışmanın zorluklarını bilen Erdoğan Büyüksimitci, ‘Temiz arktan pis su akmaz’ sözünü yol gösterici ilke olarak benimsemiş. Aile bağları ve dürüstlük üzerine kurulu bu miras, bugün işlerinde de aynı gurur ve şerefle devam ediyor.

- Babamla çalışmak bazen zor ama iyi ki babamla çalışıyorum diyorum. Ticaret ve ahlak konusunda bize çok değerli şeyler öğrettiler. Aile şirketi olmak başkaları için zor olabilir, ama bizim için aile bağları çok kıymetli. Bu yüzden hem gurur hem de şeref duyuyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar. Babamın bir anısı var onu paylaşmak isterim. Babam bir gün hayvan pazarında mal alırken, ‘Sen kimin oğlusun?’ diye sorulmuş. Babam Erdoğan Büyüksimitci’nin oğlu olduğunu söyleyince ‘Tamam malı al sen git hadi. Parasını sen bir gün ödersin’ demişler. Babam giderken bir laf duymuş, o sözden çok etkilenmiş: ‘Temiz arktan pis su akmaz.’ Biz de aynı mottoyla yolumuza devam ediyoruz.

“Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapamazsın”

Kayseri’de ‘Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapamazsın’ derler. Erdoğan Büyüksimitci de bu öğüdü rehber edinerek, babasının yanında etten tezgâha tüm süreci deneyimlemiş; hiçbir işten gocunmamış, utanmamış. Edindiği tecrübeyle The Kasap markasını yaratıp şarküteri ağırlıklı ürünler sunuyor, şubeleşme ve internet satış hedefleriyle yoluna devam ediyor.

- Kayseri’de bir söz vardır: ‘Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapamazsın.’ Babamız sağ olsun, işi öğrenmemiz için bize her alanı deneyimlettirdi; hayvandan tezgâha kadar sürecin her noktasında bulunduk. Babam bana çıraklık yaptırdı; et doğrattım, kasada durdum. Hiçbir işten gocunmadık, utanmadık. Büyüklerimizden aldığımızı, onlara iki kat değerle geri verebildiysek başarılıyız. Aksi halde başarılı sayılmayız. Bazı ürünlerde markalaşmanın gerekli olduğunu gördük ve bunun için The Kasap markasını oluşturduk. Bu marka ile şarküteri ağırlıklı ürünler sunuyor, şubeleşme ve internet satış hedefliyoruz. 

Gençlere tavsiyem, aile işindeyseler işin en altından başlayın. Sevkiyat, tahsilat, işletme, muhasebe… Hepsini deneyimleyin. Ürünün nasıl mamul olduğunu bilin ki bir gün size kolay yol gösterildiğinde, ‘Biz bunu daha önce böyle yapıyorduk’ diyebilin. Üniversite önemli, mezuniyet önemli ama gençler memleketlerinde okuyup babalarının yanında olmalı, onlarla birlikte aynı yolu yürümeli.

Kayseri’de 1938 yılında başlayan bir disiplin geleneği, Erdoğan Büyüksimitci’nin ellerinde şekilleniyor. Dedesinin dükkânda verdiği küçük görevler ile atılan her çizik ve birikim bir ders olmuş; parayı doğru kullanmayı, tasarrufu ve fuzuli harcamamayı öğrenmiş. Bugün Büyüksimitci, aynı mirası genç nesle aktarırken, lüks değil, bilinçli ve planlı yaşamın önemini vurguluyor…

-Dedem dükkânda bize küçük görevler verirdi; manava gitmek, ekmek almak gibi. Her işi bir çizik ile deftere kaydederdik ve ay sonunda biriktirdiğimiz paraya bakılırdı. Az biriktirirsek azar, iyi biriktirirsek ekstra ödül alırdık. Bu sayede tasarrufu, parayı doğru kullanmayı ve gereksiz harcamamayı öğrendik. Fuzuli masraf yapmamayı öğrendik. Günümüzde gençlerin çoğu günü kapatmakla yetiniyor, ama bu uzun vadede zarar veriyor. Bütçelerine dikkat etmeli, gereksiz harcamalardan kaçınmalı ve tasarruf etmeyi öğrenmeliler. Böylece daha iyi yerlere gelebilir ve para biriktirebilirler. Lüks yaşamdan çok tasarruf önemli. Bir ürünün muadili varsa veya daha uygun fiyatlıysa ve aynı işi görüyorsa, onu kullanmak her zaman daha avantajlı.

“Sadece ürün değil, güven, kalite ve memnuniyet sunuyoruz”

Büyüksimitci Et’in kapılarını açtığınızda, sadece etin değil, özenin ve kalitenin de kokusunu hissediyorsunuz. 300’e yakın ürünle her gün farklı lezzetler deneyebilir, rahat bekleyip sohbet edebileceğiniz alanlarda kalite ve güveni hissedebilirsiniz…

-Yaklaşık 60 kişilik ekibimizle çalışıyoruz ve özellikle perakendede kadın istihdamına önem veriyoruz hem müşterilerimizin kendini rahat hissetmesi hem de temizlik ve titizlik açısından kadınların daha başarılı olduğunu düşünüyoruz. Çağımız artık makineleşmeyi gerektiriyor. Biz de personel konforu için robot kollardan ve özel araçlardan destek alıyoruz, ağır iş yükünü azaltıyoruz.  Yaklaşık 300 çeşit ürün sunuyor, müşterilerimizin kahve içip sohbet edebileceği alanlar da sağlıyoruz. Biz burada sadece ürün değil, güven, kalite ve memnuniyet sunuyoruz.

 

 

Hunat TV - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme