Evet, bir önceki yazımızda iletişim fakültesi mezunlarının başlıca sorunları olan kadro ve istihdam problemlerine değinip, ne istediklerimizi izah etmiştik.
En büyük kanayan yaramızdan birine değinelim. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, bu kez iletişim fakültesi mezunlarının sendikalaşma hakkına değineceğiz.
İletişim fakültesi mezunlarının sadece kadro sorunu yok... Bir diğer önemli mesele de sendikalaşma ve mesleki örgütlenme haklarımız.
Türkiye’de pek çok meslek grubu kendi alanında güçlü sendikalar ve dernekler aracılığıyla haklarını korurken, iletişim fakültesi mezunları bu konuda ciddi eksiklikler yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor.
Mezunlar, mesleki standartların belirlenmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve hak arama mekanizmalarının geliştirilmesi için örgütlü bir yapıya halen büyük ihtiyaç duyuyor.
Sendikalaşma hakkının önemi sadece bireysel kazanımlar değil; kamu ve özel sektörde iletişimin kalitesinin yükselmesiyle doğrudan ilgilidir.
Kurumlar, profesyonel iletişimcilerle çalıştığında hem toplumsal bilinci artırır hem de kamuoyu ile doğru ve güvenilir bağ kurar.
Bu nedenle iletişim fakültesi mezunlarının sendikalaşması, hem mezunların hem de ülkemizin iletişim geleceği için elzemdir.
Tabii, dedim ya birçok sorunla karşı karşıyayız ve isteklerimiz var; ancak bu istek ve beklentiler altı boş ve ucuz talepler değil!
Tek sorunlarımız bundan ibaret değil; merdiven altı gazetecilik-iletişim kursları, dokunulmazlık hakkı ve diğer sorunlara da ilerleyen günlerde yine değineceğim.
