İnsanoğlu doğası gereği hesap yapmayı sever. Her alanda, her anlamda ve her daim planlar kurar. Ancak hayat, çoğu zaman bizim yaptığımız hesaplara değil, nasibimize göre şekillenir….
Nice insanlar vardır; yıllarca biriktirir, geleceğini garanti altına almak için türlü yollar dener. Ama bir bakarsınız ki, ummadığı bir anda kaderin ona sunduğu küçük bir nasip, yaptığı bütün hesaplardan daha büyük bir kapı açar. Kimi zaman ise tam tersi oluşabilir, açılan tüm kapılar yüzüne kapanabilir…
Çalışmak, çabalamak, gayret etmek elbette ki biz insanlara düşen görevdir. Fakat sonuç, çoğu zaman bizim elimizde değil…
Örneğin bugün Hunat Tv ekip arkadaşlarımızdan Ahmet Burak Çevik, şu anda okuduğunuz köşe yazısını yazarken, “Ara verirsen kahve ikram edeyim” dedi. Eline sağlık çokta güzel yapmıştı. Ama “HESAP” tutmadı. Güngör, Alperen ve ben kahvemizi içtik ancak kendisine hazırladığı kahveyi kazara üzerine döktü. İşte bu da “NASİP”ti”…
Velhasıl HESAP ve NASİP konularını hayatımızın her alanına uyarlayabiliriz…
Yani demem o ki, kimi zaman en çok istediğimiz şey bize verilmez, ama yıllar sonra dönüp baktığımızda “iyi ki olmamış” deriz. İşte o an anlarız ki, hesapla değil nasiple yaşamak hayata daha büyük bir huzur katıyor…
Hesap yaparken kaygılar artar, “ya olmazsa” korkusu gönlümüzü daraltır. Oysa nasibe teslim olan insan hem gayretini gösterir hem de gönlünü rahat bırakır….
O yüzden hayatı fazla sıkmadan, kendimizi yormadan, hayallerimizi gerçeklerle çatıştırmadan yaşamak gerek. Nasip varken hesap, sadece yolda tutacak bir haritadır….
Son söz olarak unutmayalım ki, “HAYAT, HESAPLA DEĞİL NASİPLE YAŞANIR”. Esen kalın…
