Üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte hayallerine bir tık daha yaklaşan öğrencileri hazırlık telaşı sardı. Yeni bir şehir, yeni bir okul, yeni arkadaşlıklar ve dostluklar…
Öğrencilerin çıkacağı bu güzel yolculuk, mesleki eğitimlerinin yanı sıra birçok noktada da eğitim almasına vesile olacak.
Yaşanan her olayda bireysel mücadeleyi öğrenecek, tek başına ayakta kalmanın hazzını ve gücünü tadacaklar. Mesleki alanda aldıkları eğitimi içselleştirmeleri ise kendini nerede görmek istediğiyle şekillenecek aslında…
Eğitim hayatı boyunca çalışkanlığı ve üretici kişiliği ile başarıyı sağlamış, sosyalleşmiş, farklı fikir ve düşünceleri ile yatırımı kendine yapmış her öğrenci bugün yurt dışı hayali kuruyor…
Maalesef ülkemizde kendini hak ettiği konumda göremeyecek olma kaygısı, maddi tatmin yaşayamama düşüncesi ve Avrupa’nın cazip görünen ‘insana kıymet’ noktası bu yolu kaçınılmaz son kılıyor…
Peki gerçekten buna ihtiyaç var mı?
Hepimiz bu ülkenin göz bebeğiyiz. Pekâlâ ülkemizin gelişimine katkı sunmak için çaba gösterebilir, kendi değerimizi kendimiz yaratabiliriz. Aranan kişi olmak, kaybetmeyi göze alınamayacak bir kişi olmak aslında sadece eğitim hayatımız boyunca yaptıklarımızla doğru orantılı.
Bugün Avrupa hayali kuran herkesin ‘tecrübe’ edinerek ülkemize dönme düşüncesini yerinde bulduğumu ifade etmek isterim. Ülkemiz ancak bu düşüncelerle nitelikli çalışmalara imza atabilir, küresel ölçekte adından sıkça söz ettirebilir.
Yani işin özü seçtiğimiz bölümden mezun olunca yine ‘seçeceğimiz’ pozisyonda çalışmakta kaliteli bir üniversite hayatından geçiyor diyebiliriz.
Bu nedenle kendimize yaptığımız her yatırımı aslında ülkemize yaptığımızı unutmamak dileğiyle…
Bavullarımızı sadece eğitimimizdeki seyahat için hazırlayalım, göç için değil…