Dünyanın farklı coğrafyalarında zulüm gören Müslümanlar için tüketim alışkanlıklarımız ve buna paralel tercihlerimiz artık bir vicdan meselesi…
Uzun süredir devam eden İsrail-Filistin çatışmaları… Müslüman dünyasında tepki uyandıran Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılar…
Kudüs bugün bir şehir olmanın ötesinde milyonlarca insanın ortak hafızasıdır. Müslümanlar için ibadet ve barışın simgesi olan Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bu topraklar artık çatışmalarla uzun süredir devam eden işgal ve adaletsizliklerle anılıyor. Filistinlilerin gündelik yaşamını sürdürememesi, açlıkla mücadelesi, yitirdiği canlar ve daha fazlası…
Bütün bu yaşananlar tüm dünyayı etkileyen bir vicdan meselesi haline geldi.
Bir yanda Müslüman Filistin halkına yüreğimiz yanıyor, elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz fakat bir diğer yanda Çin zulmü altında olan sadece kimliklerini korumak için mücadele veren Doğu Türkistan halkı…
Toplama kampları, asimilasyon, dil ve kültürlerinin yok sayılması, dini özgürlüklerinin kısıtlanması…
Yani kısaca Çinlileştirilme çabaları!
Bu kadar baskı ile yaşamın adeta bir zulme dönüştüğü Doğu Türkistanlıların sessiz çığlığını ne zaman duyacağız?
Artık vicdan sahibi herkesin gözünü Doğu Türkistan’a da çevirmesi ve dayanışma göstermesi gerektiğini ne zaman hatırlayacağız?
Dünyadan gelen bu çığlıklar tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz, sadece ekonomik değil vicdani bir duruş sergilememiz gerektiği anlamına geliyor.
Sepetlerimiz artık birer seçim olmaktan çıkıp adalet, bir ve birlik olma mesajına dönüşmeli diyebiliriz.
Günümüzde sosyal medya boykot çağrılarının hızla yayılmasını sağlıyor. Bir markanın zulmü destekliyor olmasına tüketiciler karşılığını boykotla veriyor. Hz. İbrahim’e ‘su taşıyan karınca’ misali yapılan boykotlar markaları sorumluluk almaya zorluyor.
Küresel markaların bu süreçte yalnızca pazar payının daraldığını görmüyoruz aynı zamanda itibar kaybı yaşadıklarını da net bir şekilde görebiliyoruz.
Bizler her alışverişimizde bir duruş sergiliyor, küresel dayanışmanın bir parçası olabiliyoruz. Peki bu dayanışmayı sergilerken kaçımız Çin ürünlerini boykot ediyoruz?
Gelin Türkiye pazarında satışı bulunan ve Doğu Türkistan’daki zorla çalıştırma uygulamalarıyla bağlantılı olduğu belirlenen bazı Çinli markaları inceleyelim;
Shein: Çin merkezli çevrimiçi bir moda perakendecisi.
ZARA: Çin merkezli çevrimiçi ve Türkiye’de mağazaları olan bir moda perakendecisi.
Pull&Bear: Çin merkezli çevrimiçi ve Türkiye’de mağazaları olan bir moda perakendecisi.
Temu: Çin merkezli e-ticaret platformu
AliExpress: Çin merkezli e-ticaret platformu
Esquel Group: Hong Kong merkezli tekstil üreticisi
BYD: Çin merkezli elektrikli araç üreticisi
NIO: Çin merkezli elektrikli araç üreticisi
Geely: Çin merkezli otomotiv şirketi
Chery: Çin merkezli otomotiv şirketi
CATL: Dünyanın en büyük elektrikli araç bataryası üreticisi
Jinko Solar, JA Solar, Trina Solar: Çin merkezli güneş paneli üreticisi
Xiaomi: Çin merkezli teknoloji şirketi.
Huawei: Çin merkezli teknoloji şirketi.
Lenovo: Çin merkezli teknoloji şirketi.
Oppo: Çin merkezli teknoloji şirketi.
Bu markaların ürünleri Türkiye’de çeşitli perakende mağazalarında ve çevrimiçi platformlarda satılıyor. Yine belirtmekte fayda var ki hepsi de Doğu Türkistan’daki zorla çalıştırma uygulamalarıyla bağlantılı.
Sizlerde bugün itibariyle alacağınız her ürünün menşei hakkında bilgi edinerek zorla çalıştırma uygulamalarına karışmamış markalar tercih edebilirsiniz.
Unutmayın! Vicdanımızla yaptığımız her seçim, bir insanın özgürlüğü için atılmış bir adım olabilir.